Dedi ki:
Siyasi gündemi takip ederken,
Bazen öyle çok kızıyor ve öyle çok şaşıyorum ki…
Bu kadar hukuksuzluk, adaletsizlik, umursamazlık ve bencillik nasıl olabilir diye televizyonu kırasım geliyor!..
Gülümsedim ve son derece sakin bir şekilde dedim ki:
Sakin ol şampiyon, sakin ol!
Çaktırmamaya çalışsa da;
Sakin ol dememe değil de, nasıl bu kadar sakin olabildiğime bozulduğunu fark ettim.
Belki de tepkisiz, duygusuz ve duyarsız hale geldiğimi bile düşünmüş olabilir.
Neyse…
Kısık bir sesle dedi ki:
Nasıl yani?
Dedim ki:
Siyasi gündemi takip ederken,
Sevindiğin anlar ve gelişmeler de oluyor değil mi?
Dedi ki:
Evet,
Az da olsa; zaman zaman oluyor…
Dedim ki:
O sevinmelerin var ya;
Tıpkı,
Kızıp şaşırmaların gibi o da boşuna…
İyice bozulmuş olmalı ki,
Sert ve net bir ses tonuyla dedi ki:
… ot gibi olalım diyorsun yani!..
Dedim ki:
Ben öyle demiyorum,
Ama aslına o dediğinden de farklı bir fonksiyonumuz yok…
Bu defa “Nasıl yani? diye bile sormadı…
Ama ben devam ettim:
Bak çocuk!
Sen-ben-o-onlar- ötekiler,
Sadece gösterimdeki bir dizinin izleyicileriyiz.
Bu dizinin konusu;
“Siyaset-Suç-İhtiras ve Entrika…”
Bilirsin ki;
Bir dizinin,
TV’de izlediğimiz bir saatlik kısmı,
Serüveninin son halkasıdır.
O ana dek;
Öyle çok aşamalardan geçer ki;
Eğer o süreçleri bilsen, izlediğin diziden ne keyif alırsın ne de kızarsın.
Hatta
Belki izlemek bile istemezsin!
Dedi ki:
Ya Abi!
Siyasetten diziye nasıl geldin! Allahaşkına, ne alakası var?
Dedim ki:
O halde kulağını aç ve beni iyi dinle,
“Aslında ne oldu/Ne oluyor”u; Emre’ye anlatır gibi anlatacağım.
Türkiye: Dizi çekim platosu…
Siyaset: Dizi senaryosunun ana konusu…
Siyasetçi: Dizideki oyuncular…
Siyasi partiler: Dizideki klikler…
İzleyici: Seçmenler…
Siyasi gündem: İzleyiciden gelen geri dönütlere göre zaman zaman değişebilen güncel senaryo detayları…
Müstehzi bir ses tonuyla dedi ki:
Bu kadar basit ve yüzeysel mi yani?
Sakince dedim ki:
Hayır, değil…
Hatta oldukça girift, komplike ve derin...
Devam ettim:
Kimisine göre şehir efsanesi,
Kimisine göreyse derin bir akla sahip bir patron düşün…
Patron derken de,
Tek bir kişiden bahsetmiyorum;
Cirmi ve cismi olmayan ama cirminden daha büyük yangın çıkartabilen müesses bir olgudan bahsediyorum…
Araya girdi ve dedi ki:
Şuna Derin Devlet desene…
Dedim ki:
Sen ister öyle de, istersen de Devlet aklı de…
Ama ben bir isimlendirme yapmayacağım…
Ve analojiyi sürdürdüm:
Mutlak bir etkiye sahip ama ıtlak-ı mutlak nevinden derin soyutlukta olan bu akıl, senin tabirinle akl-ı devlet çok ilginç çalışır.
Bunların düşünsel sistematiği/işletim sistemiyle ilgili Merhum İstihbaratçı Mahir Kaynak oldukça manidar şöyle bir tespitte bulunmuştu:
“Bu akıl,
Eğer Kürtlere devlet kurdurmak isterse bunu en milliyetçi parti eliyle yapar,
Eğer şeriat getirmek isterse bunu solcu bir parti eliyle yapar,
Ve eğer
Dinin etkisini kaldırmak isterse bunu İslamcı bir parti eliyle yapar…”
Yeğen!
Bu sözler oldukça ekstrem, marjinal, uç ve uçuk gelebilir.
Ki bence de biraz öyle…
Ama hakikat payının olup olmadığını görmek istersen,
İzlediğin dizinin,
Önceki, daha önceki ve bu sezondaki; gösterilen bölümlerine iyi dikkat et…
Ve gör bakalım; hakikat payı var mı yok mu…
Dedi ki:
Aslında sanki haklı gibisin abi!
Dizinin geçen sezonu da, bu sezonun bugüne kadarki kısımları da;
Öyle değişik, öyle karmakarışık ki; at izi, kurt izi, kürt izi, din izi birbirine karışık halde…
Nihayet! …dercesine dedim ki:
Hah işte…
Benim de,
Kastettiğim zaten tam bu idi çocuk...
Dedi ki:
Yani? Yani?
Yani’si şu dedim:
Nasıl ki,
Dünya yeni bir düzene doğru hızla ilerliyorsa; Türkiye de, bir Nizam-ı Cedit’e doğru hızla koşuyor.
İktidar, değişime direniyor ama devlet, “değişimden taviz yok” diyor.
İktidar, “böyle geldi böyle gitsin/düzenim devam etsin” diye çabalıyor ama devlet “ya yeni hal ya izmihlal” diyor.
Bana sorarsan da;
Bir tespit-i mutlak olan “Devlet baki, iktidarlar fanidir” gerçeğinden hareketle,
Türkiye’nin, değişimden azade kalması mümkün değildir.
Ve bu kaçınılmaz ve zorunlu değişim çerçevesinde,
Dizi de değişiyor…
Yani,
Belki de
Bu sezon, bu dizinin son sezonu…
Tıpkı Devlet Bahçeli’nin, 28 Mayıs 2023’de/Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı seçildiği gece,
“Önümüzdeki günlerde çok şey değişecek,
Her şey değişecektir.” deyip;
“İnşallah Türkiye değişmez!” temennisinde bulunduğu gibi…
Yeni sezonda, yeni içerik, yeni konsept, yeni bir isim,
Ciddi rol değişiklikleri,
Ve hatta yeni katılacak oyuncularla beynimiz yanmaya devam edecek…
Tek değişmeyen ise ana konu olan, siyaset olacaktır…
Muhtemelen de,
Yeni dizinin ilk sezonunun büyük kısmı mahkemelerde çekilecek.
Eskilerle yenilerin hesaplaşması,
Ve eskilere, neyi-nasıl eskittikleriyle alakalı hesap sorulması sahnelenecek...
Adeta unutmadan sorayım dercesine dedi ki:
Abi,
Yani, Bahçeli bazı şeyleri biliyor muydu?
Yoksa adı Devlet olduğu için akıldanesi devlet mi idi de; o yüzden, iki sene önce o sözleri etmişti?
Dedim ki:
Bilemem ve senin kadar iyi komplo teorisi üretemem.
Ama tıpkı diğer tüm siyasetçiler gibi,
Bahçeli’nin de, “Siyaset-Suç-İhtiras ve Entrika” konulu dizinin esas oğlanı/başrol oyuncularından birisi olduğunu biliyorum…
Bu defa sakin ama heyecanlı bir tavırla dedi ki:
Dur Ağa dur!
Şimdi kafam daha da karıştı.
Yani DEM Parti ve Öcalan da, dizi kliği ve başrollerden birisi mi idi yani?
Sadece gülümsedim,
Ve dedim ki:
Sabırsız ve agresyon dolu çocuk!
Türkiye’nin siyaset sahnesindeki her şey;
Partisinden parti başkanlarına, özgüründen hapistekine, iktidarından muhalefetine kadar her şey ama her şey;
23 sezondur devam eden dizi muhtevasından başka bir şey değildir diyorum,
Sen hala soruyor musun…
Uzun bir suskunluk sonrası,
Biraz da aldatılmışlık duygusuyla dedi ki:
Peki Abi,
O halde izleyici olarak bizler sadece figüran mıyız?
İçinde bulunduğu bedbin hale üzülerek dedim ki:
Hayır kardeş, hayır!
Maalesef,
Figüran bile değiliz.
Çünkü figüranlar bile dizi üzerinden menfaat elde edip prestij kazanır,
Ama izleyici olarak bizler, sadece rant sağlar ve prestij kazandırırız!...
Pesimistik bir tonla dedi ki:
Yani dizinin tek kaybedeni izleyici; öyle mi?
Gerçekten üzülerek dedim ki:
Çok üzgünüm,
Ama maalesef aynen öyle demek zorundayım kardeş!..
Ve karamsarlığın, en iyi ilacı uykudur diye düşünerek;
Geç oldu artık yatmalısın diyerek telefonu kapattım…