Ne yazsam, neyi yazsam

Dedi ki:
Yazıların?..
Dedim ki:
Yani?..
Dedi ki:
Sanki biraz zülf-ü yâre dokunuyor gibi okunuyor ve soruluyor…
Dedim ki:
Ben dokunmuyorum…
Yarin zülfü tel tel olmuş/Takılıyor her bir yere…
Ben ne edeyim?

Muzipçe gülümsedi ve dedi ki:
Arif oğluna tarif ne gerek…
Sadece,
Biraz muariflik gerek…
Hava ayaz mı ayaz…
Ne gerek erek-merek…
Yeter! Daha söyletme beni!
Anladın sen,
Söylenmeyen söyleneni…
Dedim ki:
Evet anladım,
Anladığımı unladım, anlamadığı
ma zumladım.
Sakın, mesaj deme!
Mesajın içinde bir mesaj vardır.” dediğini kafama mıhladım…


Sonra düşündüm,
Ne yazsam ne yazsam,
Ne yazsam da yazmamış gibi olsam?..”
Düşündükçe üşüdüm,
Üşüdükçe düşündüm
Ve,
Aklıma bir hoyrat getirdim:
Yazı bilmem, yazı bilmem…
Okuram, yazı bilmem…
Bu yazı böyle geçirdik,
Gelecek yazı bilmem…
Galiba,
En güzeli
Seyfettin Sucu gibi
Suya gitmek, susuz gelmek,
Suçu görmek, sucu olmak
Ve,
Cinasın dibine vurmak…

Öyle ya;
Bu devirde,
Yazı biliyor ve yazabiliyorsan,
Zülf-ü yâre yakındasın demektir…
Sucu olsan; susuz yazı bilebilen,
Suçsuz suçu görebilen sen…
Bu ahval ,
Ve ,
Namüsait şeraitte,
Bilesin ki;
S.çıp batırabilir,
Sadece bileyler ve bil eylersin…
Her an,
Yanabilir,
Yandıkça donabilir;
Ağustosta suya girsen balta kesmez buz kesersin!

Devir,
Öyle bir devir ki:

Türkü okursun,
Türke dokunduruyor,
Okumadığın Ahmet Türk’ü savunuyor
” olursun.

Yaz’ı yazarsın;
Yazı yazdın, zülf-ü yâre dokundun diye
Yaz’a yazdığın yazıyla, ördek demiş olursun

Ne ayranım dökülsün/Ne bıyığıma değsin” dersin;
Sakalı-bıyığı kesersin…
Bu defa da,
Tıraşlayarak yazdı,
Şimdi de meydan okudu.”
damgası yersin!

Acaba,
Ne yazsam, neyi yazsam?
Nasıl bir ayazdaysam,
Yazmadan nasıl yazsam?..
Bu kadar azsam,
Azınlıkta kalmışsam,
Nasıl bir yazı yazsam?
Yoksa,
Hoyrat mı yazsam?
Veya,
Azsam, hoyratlaşsam?
Hayratsız yazılarla,
Yazın ayazına, kışın ataşına,
Mezarımın taşına,
“Hayratsızın Tekiydi” diye mi yazsam?

Acaba diyorum,
İzlediğim maçta, pankarta mı baksam?
Pankarttan bir cümle alıp
Cümle aleme yazıp,
Zülf-ü yâre mi dokunsam:
Cumhuriyetimizin 102. Yılı Kutlu Olsun”…
Ve,
Yansam da ne olur,
Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir.’ diyen bir Atamız vardır.” diye mi yazsam?

Az kalsın korkayazdım,
Ama ,
Yazdım…
Kimseye dokunmasın, kendime yazdım,
Kendim kendime okurum…
Ve dahi,
Yaz gelmeden yaz’ı yazmayacak olsam da
Dahili bedhahlara rağmen,
Yazı yazmaktan hiç geri durmayacağım.
Çünkü,
Birileri,
İnancın en temelini,
Kırsa da, dökse de, saçsa da,
Hatta,
En umursayan görünüp en umursuz davransa da;
Yeniden mihenge vurduğumuzda inandığımız şeyleri,
Çoğu katıksız çıktı çok şükür” diyebiliyor,
Su-i misali, misal etmeyip; yola devam edebiliyoruz.
Çok şükür,
Hala,
Yoktan da vardan da ötede bir Var”ın varlığından
Ve,
Geceyi onaran,
Şeriksiz ve eşsiz bir “Mimar”ın yüce adaletinden hiç şüphe etmedik!

OGÜNhaber