Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, insanlığın vicdanına seslenmesi gereken bir kürsüdür. Ancak yıllardır bu kürsüde nice nutuklar atıldı, süslü cümleler kuruldu, kınama metinleri havada uçuştu ama sonuç? Sıfır. Katiller hesap vermedi, mazlumlar korunmadı. İşte tam da bu tabloyu değiştirmek adına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığı konuşma, yalnızca diplomatik bir metin değil, insanlığın derin vicdanından kopup gelen bir haykırış oldu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze’de yaşanan felakete ayrı bir başlık açarak net bir cümleyle, “Gazze’de insanlık ölüyor” dedi. Ve salonun duvarlarını titreten şu sözü ekledi:
“Hiç kimse kusura bakmasın, bu insanlığın dip noktasıdır.”
Bugün Batı dünyasının gözlerinin önünde bir soykırım yaşanıyor. İsrail, çocukları, kadınları, yaşlıları, sivilleri acımasızca hedef alıyor. Açlık, susuzluk, bombardıman ve kuşatma… Bir halk topluca yok edilmek isteniyor. Peki “medeniyetin beşiği” olduğunu iddia eden Batı ne yapıyor? Sessiz kalıyor. Daha doğrusu sessiz kalmakla da yetinmiyor; silah satarak, siyasi destek vererek bu insanlık suçuna ortak oluyor.
Birleşmiş Milletler’in görevi nedir? Mazlumu korumak, zalimi durdurmak, barışı tesis etmek. Ama yıllardır gördüğümüz şu: BM, zalimin gölgesinde, büyük devletlerin çıkar hesaplarının esiri olmuş durumda. Gazze’deki katliam karşısında ise BM, sadece kâğıt üzerinde kalan birkaç karardan başka bir şey üretemedi. İşte bu yüzden Erdoğan, kürsüde sadece söz söylemedi, o sözleri belgelerle, fotoğraflarla destekledi. Parçalanmış çocuk bedenlerini, açlıktan gözleri çökmüş insanların feryadını tüm dünyanın gözüne soktu. Bu bir diplomasi değil, bu bir vicdan mücadelesiydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün insanlık adına Gazze’nin yanında olma günüdür” diyerek dünya liderlerini utanca davet etti. Ve tarihe geçecek o cümleyi kurdu:
“Soykırım kadrosu hesap vermelidir.”
Bu cümle aslında bir uyarıdır. Çünkü eğer bugün hesap sorulmazsa, yarın bu vahşeti işleyenler daha da güçlenecek, insanlık değerleri ise tamamen yok olacaktır.
Ama Batı’nın çifte standardı o kadar belirgin ki… Ukrayna söz konusu olduğunda özgürlük, insan hakları ve demokrasi naraları atanlar; Gazze’de çocuklar katledilirken kör, sağır ve dilsiz kesiliyor. Avrupa meydanlarında bir kediye kötü muamele edilse haftalarca tartışan ülkeler, binlerce çocuğun katledilmesine “İsrail’in güvenlik hakkı” kılıfıyla sessiz kalıyor.
Bugün Batı’nın demokrasi ve insan hakları söylemleri çökmüştür. Bugün uluslararası kuruluşların “tarafsızlık” iddiası yerle bir olmuştur. Bugün aslında bir dönüm noktasıdır: Ya insanlık yeniden ayağa kalkacak ya da tarih, bu çağın liderlerini “soykırımın seyircileri” olarak anacaktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın BM’deki konuşması işte tam da bu yüzden önemlidir. O kürsüde sadece Türkiye’nin değil, tüm insanlığın sesi oldu. Ve Gazze’de ölen 20 binden fazla çocuğun feryadı, onun sesiyle dünya liderlerinin kulaklarına taşındı.
Şimdi soruyorum:
Bugün sessizlik suç ortaklığıdır. Bugün insanlığın tarafını seçme günüdür. Bugün mazlumun yanında durmayan, zalimin yanında demektir.
Evet, Gazze’de insanlar ölüyor ama aslında onlardan daha çok insanlık ölüyor.
Ve tarihin terazisi, bu utancı görmezden gelenleri affetmeyecek.
Kalın Sağlıcakla…