Çalmayacaksınız kardeşim

Çalmayacaksınız kardeşim. Siyasi nezaketi bileceksiniz. Demokrasiye inanacaksınız. Bu cümleler kulağa sert geliyor olabilir; ama ülkenin kaynakları, vatandaşın geleceği ve demokrasinin kendisi kolay sözlerle savunulacak kadar basit değil.

Demokrasinin özü, seçmenin iradesine saygıdır. Delege toplantıları, sandıklar, mahalle meclisleri — tümü vatandaşın özgür tercihini yansıtan mekanizmalardır. Bu mekanizmayı, parayla, çıkarla, cebin derinliğiyle kirletmeye çalışmak, sadece bir usulsüzlük değil; aynı zamanda demokrasinin tırnaklarına saplanan küçük bir hançerdir. Delege hür iradesiyle kime oy veriyorsa ona verecek. Bu kadar net.

Para ile delege satın almak, kısa vadede başarı getirebilir; ama uzun vadede getirdiği iki şey vardır: birincisi, kurumların meşruiyetinin sarsılması; ikincisi, hukukun devreye girmesi. Hukuk devleti dediğimiz şey, sadece yazılı kurallar değil; kurallara uyulmasını sağlayan mekanizmadır. Aksi takdirde — unutmayın — burası hukuk devleti: hesabını sorarlar.

Belediyeler, devletin vatandaşla kurduğu en yakın temas noktalarıdır. Seçmenin size emanet ettiği belediyelerde yolsuzluk, hırsızlık yapmayacaksınız. Milletin parasını çar çürü etmeyeceksiniz. Kemerleri sıkmak gerektiğinde önce kendi israfınıza bakacaksınız; lüks makam araçları, gereksiz ihaleler, şişirilmiş harcamalar vatandaşın sabrını tüketir. Sorumluluk makamı; liyakat, şeffaflık ve tasarruf ister.

Yasal sonuçlar bir yana, ahlaki sonuçları da var. Bir belediye başkanının, meclis üyesinin ya da partili yöneticinin harcadığı her kuruş, o ilçede bir çocuğun okul kitabı, bir doktorun cihazı, bir mahallenin sokak lambası olabilirdi. Parayı çar çürütmek sadece defterlerde eksiltme yapmak değil; insanların hayatını, umutlarını eksiltmektir. Böyle davranışın bedeli salt hukuki cezadan ibaret olmaz — toplumun güvenini kaybetmek, en ağır cezadır.

İktidar ve muhalefet ayrımı yapmaksızın şunu söylüyorum: Siyasetçinin görevi menfaat sağlamak değil; emanetçi olmaktır. Emanete hıyanet edenler sonunda ya hukukun önünde ya da tarihin önünde hesap verirler. Ve evet, hapsi boylarsınız. Bu ifade abartı değil; hukuk eliyle de, halk eliyle de hesap sorulur.

Son söz: Siyasi nezaket, sadece süslü konuşmalar değil; eylemlerle doğrulanır. Demokrasiye inanmak, sözde değil özde inanmaktır. Delegeyi, seçmeni, kamu kaynağını saf parayla manipüle etmeye çalışmayın. Bu ülkenin geleceği, birkaç kişinin çıkarına kurban edilecek kadar ucuz değil. Çalmayacaksınız kardeşim — inanın hem size hem ülkeye en büyük iyiliği bu yapar.

Kalın Sağlıcakla…

OGÜNhaber