CHP Türkiye’yi dünyaya rezil etti, Erdoğan Türkiye’nin onurunu zirveye taşıdı

Brüksel’de yaşanan o utanç verici manzara, bir siyasi miting değil, adeta Türkiye Cumhuriyeti’nin saygınlığına yönelmiş bir saldırıydı. CHP’nin organize ettiği sözde “Ekrem İmamoğlu’na destek mitingi” sırasında sahneye çıkan Avrupa Parlamentosu Milletvekili Dario Nardella, alandaki kalabalığa dönüp Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı yuhalamaları için çağrıda bulundu.

Evet, bu olay yaşandı.
Ve bu olay, sadece bir provokasyon değil; bir zihniyetin, bir aymazlığın, bir milli şuursuzluğun ifadesidir.

Bir Türk partisinin, kendi ülkesinin Cumhurbaşkanını yabancı bir siyasetçi aracılığıyla yuhalatacak kadar diplomatik terbiyeden ve milli onurdan uzaklaşması, siyasetin değil, ahlakın ve karakterin çöküşüdür. CHP, yıllardır “Erdoğan düşmanlığı” üzerinden siyaset yapıyor ama bu defa çizgiyi aştı. Artık mesele Erdoğan karşıtlığı değil, Türkiye karşıtlığı noktasına taşındı.

Brüksel’deki bu skandal, “muhalefet” değil, açık bir “devlet aleyhine işlenmiş rezalet”tir.
Çünkü bir ülkenin Cumhurbaşkanı, o ülkenin itibarıdır. Cumhurbaşkanını yuhalatmak, milletin seçtiği iradeyi aşağılamaktır.

CHP bunu yaparak sadece Erdoğan’ı değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin saygınlığını hedef aldı. Bu bir hata değil, bir bilinç halidir; çünkü artık CHP’nin rotası, Batı’nın alkışına göre şekillenmektedir.
Bu tablo, Türkiye’nin milli onurunu hiçe sayan bir zihniyetin dışa vurumudur.

Sharm El-Sheikh’te Onur, Brüksel’de Ayıp

Aynı günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mısır’ın dünyaca ünlü turizm kenti Sharm El-Sheikh’te çok daha tarihi bir tabloya imza atıyordu.

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Katar Emiri Şeyh Temim ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birlikte Gazze Barış Manifestosunu imzaladılar.

Bu belge, yalnızca bir diplomatik metin değil; insanlığın vicdanına yazılmış bir tarihi dönüm noktasıdır.
Gazze’de aylardır devam eden vahşete karşı, dünyanın önde gelen liderlerinin imzaladığı bu metinde Türkiye’nin yer alması, ülkemizin hem diplomatik hem ahlaki gücünün tescilidir.

Erdoğan, orada sadece Türkiye’yi değil, insanlığı temsil etti.
Trump, imza töreninde yaptığı konuşmada Erdoğan’a dönerek “Sayın Erdoğan, siz olmasaydınız bu masada barış konuşulmazdı” dedi. Bu söz, Türkiye’nin dünya sahnesindeki itibarını anlatmaya yeter.

CHP Brüksel’de Türkiye’yi rezil ederken, Erdoğan Sharm El-Sheikh’te Türkiye’nin onurunu tüm dünyanın önünde yüceltti.
Bir taraf, ülkesinin liderini yabancı bir siyasetçinin ağzından yuhalatırken; diğer taraf, mazlumun hakkı için Amerika, Katar ve Mısır’la aynı masada insanlık adına imza atıyordu.

Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye, yalnızca bölgesel bir güç değil, vicdanın küresel merkezi haline gelmiştir.
CHP’nin aymazlığı ise bu tarihî tablo karşısında sönük bir gölge bile değildir.

Erdoğan: Dünyanın Hayranlıkla İzlediği Lider

Bugün dünya, Erdoğan’ı tartışmıyor; onu izliyor.
Ve evet, ABD Başkanı Donald Trump bile bunu açıkça söylüyor: “Erdoğan çok akıllı bir lider. Ülkesini nasıl yöneteceğini çok iyi biliyor. Dünya onun gücünü kabul ediyor.
Bu sözler, bir dostluk nezaketi değil; gerçeğin ifadesidir.
Batı, artık Erdoğan’sız bir denklem kuramayacağını anlamıştır.

Erdoğan, Doğu ile Batı arasında köprü kurabilen, NATO ile Rusya arasında dengeyi sağlayabilen, Arap dünyasında adaletin sesi olabilen ender liderlerden biridir.
Ve bu denge siyaseti, Türkiye’yi sadece bölgede değil, dünyada stratejik bir güç haline getirmiştir.

Trump’ın “Erdoğan çok saygı duyulan bir lider” sözleri, Washington’dan Brüksel’e kadar her diplomasi koridorunda yankılanmıştır.
Çünkü Erdoğan, korkusuzdur.
Çünkü Erdoğan, yalnızca Türkiye’nin değil, insanlığın onurunu savunmaktadır.

Gazze konusunda dünyanın çoğu lideri sessiz kaldı.
Ama Erdoğan konuştu.
Ve söylediği her söz, sadece Filistinlilerin değil, dünyanın vicdanında yankı buldu.

Bu yüzden dünya Erdoğan’a hayran.
Çünkü o, dünyanın sustuğu yerde konuştu; korktuğu yerde dik durdu.

CHP’nin Aymazlığı, Türkiye’nin Onuruna İhanettir

Brüksel’de yaşanan skandal, CHP’nin Türkiye’yi dışarıda küçük düşürmekte ne kadar ileri gidebildiğini gösterdi.
Yabancı bir siyasetçinin ağzından Türkiye’nin Cumhurbaşkanına yuh çektirmek, sadece utanç verici değil, diplomatik ihanettir.

Bu davranış, Avrupa’da Türkiye karşıtlarının elini güçlendirirken, Türkiye’nin dostlarını utandırmıştır.
Avrupa basını o günü “Türk muhalefeti Cumhurbaşkanını yuhalattı” manşetleriyle geçti.
Bu manşet, CHP’nin tarihine kara bir leke olarak kazındı.

Erdoğan, Sharm El-Sheikh’te elini masaya koydu, dünyaya Türkiye’nin adını onurla duyurdu.
CHP, ise Brüksel’de kendi ülkesinin başını öne eğdi.

CHP ne yaparsa yapsın, Türkiye’nin onurunu gölgeleyemez.
Çünkü Türkiye’nin itibarı artık Erdoğan’ın duruşuyla özdeşleşmiştir.

Erdoğan, içeride siyasi rekabetin ötesinde bir liderdir; o, Türkiye’nin küresel markasıdır.
CHP’nin kavgacı ve aşağılayıcı üslubu, bu gerçeği değiştiremez.

Bir ülke, kendi liderine saygı duymazsa, dünyadan da saygı göremez.
CHP, bunu anlayamıyor. Ama dünya bunu çoktan anladı:

Türkiye varsa, çözüm var.
Erdoğan varsa, umut var.

Tarihin Hafızasında İki Kare

Brüksel’de bir kare:

Sahneye çıkan bir Avrupalı siyasetçi, Türk vatandaşlarına kendi Cumhurbaşkanlarını yuhalatıyor.
Sahnede alkış, ama arkada utanç.

Sharm El-Sheikh’te bir kare:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ve Katar Emiri Temim aynı masada, Gazze Barış Manifestosu’na imza atıyor.
Sahnede vakar, arkada onur.





İşte Türkiye’nin iki yüzü…
Birinde CHP’nin rezaleti, diğerinde Erdoğan’ın gururu.
Biri ülkesini aşağı çekiyor, diğeri dünyada yüceltiyor.

Tarihin terazisi bu iki kareyi mutlaka tartacaktır.
Ve o terazide, ağır basacak olan taraf bellidir:
Türkiye’nin onurunu Sharm El-Sheikh’te savunan lider.

Brüksel’de Türkiye rezil edilmek istendi, ama Sharm El-Sheikh’te Türkiye’nin adı şerefle yazıldı.
CHP’nin aymazlığı, Türkiye’nin gururunu zedeleyemedi.
Çünkü o gurur, Erdoğan’ın kararlılığında vücut buluyor.

Erdoğan, dünyanın karşısına dikilip, mazlumu savunan, ülkesini onurla temsil eden liderdir.
CHP ise kendi iç hesaplarının esiri olmuş, milletin itibarını ucuz bir politik gösteriye kurban eden bir zihniyetin adıdır.

Son söz:

Bugün dünya Erdoğan’a hayran.
Çünkü o, sadece güçlü bir lider değil; aynı zamanda mazlumun dostu, milletin sesi, Türkiye’nin onurudur.

CHP Brüksel’de Türkiye’nin itibarını ayaklar altına aldı, ama Erdoğan Sharm El-Sheikh’te Türkiye’nin onurunu göklere çıkardı.
Ve tarih, elbette bu iki ismin adını aynı sayfaya yazmayacak.

 

Kalın Sağlıcakla…

OGÜNhaber