Trump'ın zorlayıcı diplomasi anlayışı veya Rus enerji ve petrol tesislerinin vurulması

Trump'ın zorlayıcı diplomasi anlayışı veya Rus enerji ve petrol tesislerinin vurulması

Arkadaşlar!
Ukrayna-Rusya savaşının gidişatına dair yazacağım bu yazıma çok dikkat edin ve unutmayın.
Çünkü bu savaşta önümüzdeki günler çok farklı ve sürpriz gelişmelere gebe…

Ama önce neden böyle düşündüğümü bir yumuşak güçten bir de somut bir örnekten hareketle anlatacağım.

Zorlayıcı Diplomasi
diye bir şey var.
“Rakibin yaptığı bir eylemi durdurmasını veya geri adım atmasını hedefleyen bir ‘zorlama stratejisi’dir.”
Bir başka deyişle;
“Dış politika aracı olarak askeri güç kullanımının potansiyel olarak varlığına işaret etmektir.”


Buradan nereye geleceğim;
Tabi ki Trump ve Trump’lı Amerikan diplomasisine…
Arkadaşlar!
Trump’la birlikte pek çok kavramın içi boşaldığı gibi “Zorlayıcı diplomasi” kavramının da tanımı değişti ve değişmeye devam ediyor.
Adam “ben öyle süslü-püslü laflarla/Hariciyecilerin dolaylı anlatımlarıyla zorlayıcı diplomasi filan bilmem.
Ben gerekirse vurarak, gerekirse de savaşarak barışa zorlarım”
diyen birisi…

Örneği nedir?
Daha geçen gün,
İsrail-Hamas arasında Gazze Anlaşması imzalandı.
Peki, bu anlaşma noktasına nasıl gelindi ve nasıl bir zorlayıcı diplomasi uygulandı?
Gizli-saklı değildi; hepimiz gördük ve şahitlik ettik.
İsrail son iki yılda resmen Gazze’yi sildi süpürdü.
İsrail derken de; asla tek başına düşünmeyin. Tabi ki Amerika’nın destek/katkı ve hatta katılımıyla...
Sadece Gazze de değil; Suriye/Lübnan/Yemen/Ürdün ve hatta Katar…
Hepsini vurdu ve hizaya getirdi.
Detaya girmeyeyim; zaten hepiniz yaşadınız ve gördünüz olanları…
Peki, bu olan neydi?
Aslında bir savaş bile değil; resmen yok etme/çökme ve hata soykırım.
Ama Trump’a göre bir zorlayıcı diplomasi idi ve Trump deveye girerek sözüm ona Ortadoğu’da 3000 yıldır devam eden karışıklığa bir son verdi.

Şimdi zurnanın zırt dediği noktaya,
Rusya-Ukrayna savaşına gelelim:
Yaklaşık 10 gün önce “Ukrayna, Rusya’nın enerji ve petrol tesislerini vurursa ne olur” başlıklı bir yazı yazmıştım.
Aslında bu vuruşlar başladı bile…
Bu bağlamda yaşanacaklar önümüzdeki günlerde küresel gündemin ana konusu olacaktır.
Hatırlayın;
Trump, Mısır’da “8 savaşı bitirdim 8 barış yaptırdım. Ama bir tek Rusya-Ukrayna Savaşını bitiremedim. O da Rusya yüzünden…” dedi.
Açıkçası Trump, Alaska’da Putin’le buluştuktan sonra hayal kırıklığını gizleme gereği hissetmedi.
O ana dek, ekibinin anti Putin yaklaşımlarına göğüs geriyor ve Putin’e hâlâ güveniyordu.
Ama o görüşmeden sonra işin rengi değişti.
Trump yönetimi takriben Ağustos ayından beri, Ukrayna’ya zaten verdiği ama pasif beklemede tuttukları istihbarat desteğini hem artırdılar ve hem de pratiğe geçirdiler.
Geçen gün Trump’la oldukça verimli bir telefon görüşmesi yaptığını söyleyen Zelenski Cuma günü Beyaz Saray’a gideceğini söyledi.
Gözlemlerim/bildiklerim ve duyumlarıma göre bu görüşme Ukrayna-Rusya savaşı için belki de en kritik safhanın başlangıcı olacak.
Göreceksiniz ki,
Cuma günkü görüşme sonrası Ukrayna, Rusya’yı hiç ummadığı şekilde vurmaya başlayacak.
Rusya ekonomisinin neredeyse üçte birini teşkil eden petrol ve doğalgaz tesislerinden dumanlar yükselecek.
Sokaklarda akaryakıt kuyrukları oluşturan Ruslar isyan noktasına gelecek.
Maalesef bu süreç, hem Avrupa ülkelerini ve üzgünüm ki hem de Avrupa kadar olmasa da ülkemiz de etkileyecek.
Yukarıda “zorlayıcı diplomasiden” bahsederken bunun Trump’la yeni bir anlama kavuştuğunu ve somut örneğinin de Hamas’ın İsrail’le anlaşma zeminine gelmesi diye söylemiştim ya;
Rusya’yı da, tıpkı Hamas gibi, Ukrayna ile anlaşma yapmak zorunda kalana kadar vurarak zorlayacaklar.

Peki, Amerika istihbarat ve silah verse de Ukrayna’nın kapasite ve kabiliyeti bunları kullanmaya yeter mi?
Buna gerek yok. Çünkü Amerikalı uzmanlar orada olacak ve Ukraynalılar için sadece düğmeye basmak kalacak…
Kaldı ki,
Bundan 10-15 gün önce, Amerika’nın Ukrayna destekleri konusunda dalga geçer gibi konuşan Kremlin sözcüsü Peskov, dün yaptığı açıklamada “bunun Rusya için bir felaket olacağını” söylerken; aslında Rusya’nın ne kadar zorda olduğunu dile getiriyordu.

Arkadaşlar!
Düşünsenize;
Trump, Zelenski’ye diyor ki:
“Ben sana füzeleri versem sen Moskova’yı da vurabilir misin?”
Zelenski de “yeter ki ver ve sen hiç merak etme” diyor.

Kısaca ve özetle:
Önümüzdeki haftadan itibaren Rusya-Ukrayna savaşının seyri değişecek ve Rusya’nın, barış zeminine gelmesi için her türlü enstrüman sahaya sürülerek bütün alternatifler kullanılacaktır.
Buradan hareketle;
Bence Türkiye’nin de senaryo çalışması yapması ve alternatif simülasyonlar oluşturması şarttır.
Ki zaten bunların yapıldığını düşünüyor ve inanıyorum.
Kaldı ki,
Sayın Cumhurbaşkanımızla Trump arasında oluşan iyi ilişkiler sayesinde Trump yönetiminin bu süreçte Türkiye’nin zarar görmemesini veya minimize bir hasarla bu sürecin savuşturulması için maksimum hassasiyet göstereceklerine inancım büyük.

Ama demedi demeyin;
Önümüzdeki bir-iki ayın ana gündemi Rusya-Ukrayna Savaşı ve ekonomik/siyasi/lojistik bazda yaşanan küresel etkileri olacaktır.



Bir sonraki Bir Portre yazımızda buluşmak ümidi ile Allah'a emanet olun sevgili okurlar.

Yasal Uyarı : Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Gün Medya Grubuna aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayınız.

Yorum Yazın
  • Ertan Karaman
    Kaleminize sağlık
  • Bulgurlu
    Eskiden Pers hükümdarı kuros vardı.. post modern yağmadı Trump' yardtilmis oluyor..Arapların 3.2 trilyon dolarını aldı..adam büyük bir zalim.. Sabah'ınız hayr' olsun Başkan'ım.
  • Adem
    Kaleminize sağlık başkanım
sohbet islami chat omegle tv türk sohbet islami sohbet cinsel sohbet