Son yıllarda televizyonlarda yayınlanan diziler ve gündüz kuşağı programlarında gayri ahlaki davranışlar ve aile düzeninin temelini hedef alan senaryolar topluma enjekte edilmeye çalışılmaktadır.

Bunun son örneği ve en uç noktası kızılcık şerbeti isimli dizide görülmüştür.

Dizinin senaryosunda kadın bir eşya gibi erkek ise şerefi olmayan bir varlık gibi gösterilerek her türlü melaneti işleyebilecek bir aile yapısının normal olduğu işlenmektedir.

Dizinin senaryosunda işaret edilen ve dikkat çekmesi istenilen husus bireysel tercihlerin özgürlük adı altında topluma gayri ahlaki ilişkilerin normal gösterilmek istenmesidir.

Öyle ki dizinin senaryosunda Türk kadını o kadar aşağılanmaktadır ki özgürlük maskesiyle kendi namusu haricinde herkesle her istediğini yaşayabilecek, çocuğu eşi annesi babası akrabası karışamayacak, kadın bir eşya gibi kendini herkese kullandıracak kadar basite indirgenmektedir.

Halbuki bu topraklarda yaşayan insanların oluşturduğu aile yapısı eşiyle çocuğuyla topluma örnek olan ve geleceğe önemli değerler aktaran bir kurum olarak görülmektedir. Ancak Kızılcık Şerbeti ve türevleri gibi dizilerdeki senaryolarla bu aile yapımızın temeline ahlaksızlık, namussuzluk, haysiyetsizlik kavramları yerleştirilerek kadın ve erkeğin hiçbir toplumda kabul görmeyen tavır ve davranışları yerleştirilmek ve normalmiş gösterilmek istenmektedir.

Aile yapımız bizim geçmişten geleceğe tüm değerlerimizi taşıyan ana kurumdur.

Bu kuruma karşı tüm toplumun en yüksek hassasiyeti göstermesi ve bu tür dizi ve senaryolarına aksiyon alması önem arz etmektedir. Çünkü aile kurumuna yapılan saldırı milli güvenlik sorunudur.

Başta RTÜK olmak üzere tüm yetkili devlet kurumları ve bu işlerle meşgul olan özel sektörde yer alan kuruluşlar ve ticari işletmeler aile kurumunu geleceğe yönelik tehdit eden bu tür beşinci kol faaliyetlerine müdahale etmeli ve tedbirlerini artırmalıdırlar.