AJANSLAR -
Eylül başında Birleşik Krallık’ın 30 yıllık devlet tahvili (gilt) getirisi yüzde 5,72–5,73 ile 1998’den beri en yüksek seviyeyi gördü. Sterlin bir gün içinde yüzde 1,5’un üzerinde zayıfladı. Aynı hafta Hazine, 10 yıl vadeli 14 milyar sterlin tutarında rekor satış yaptı ama bunu 2008’den beri görülen en yüksek ihraç getirilerinden biriyle gerçekleştirebildi. Gözler, 26 Kasım’da açıklanacak bütçeye çevrildi.
Siyasal iktisatçı ve “Why Empires Fall” kitabının (2023) eş yazarı John Rapley, Un Herd için kaleme aldığı makalede bu tabloyu “Britanya fırtınanın tam göbeğinde” diye özetliyor:
“Çöküşleri tahmin etmek herkesin harcı değildir; ama Batı piyasaları çalkantılı bir sonbahara giriyor ve Britanya bunun merkezinde.”
BORÇ, ENFLASYON, DIŞA BAĞIMLILIK
Temmuz 2025 itibarıyla kamu borcunun GSYH’ye oranı yüzde 96,1’e dayandı. Enflasyon yüzde 3,8 ile hedefin üzerinde; Bank of England 6 Ağustos’ta 5’e karşı 4 oyla faizi yüzde 4’e indirdi. Kısa uç gevşerken uzun uçta getiri artışı, borçlanma maliyetini kalıcı biçimde yukarı taşıyor.
Rapley, “yaklaşık 3 trilyon sterlin” borç stoku için “faizdeki her 1 puan artış bütçeden milyarları süpürüyor” uyarısını yapıyor. Bir başka kırılganlık noktası da sahiplik yapısı: Tahvilin yaklaşık yüzde 30’u yurtdışında. Batı’nın ortalaması ise %18 civarında.
Bu durum, küresel risk yatırımcılarının iştahındaki değişimlerin ekonomide daha hızlı hissedilmesi anlamına geliyor. Rapley şöyle devam ediyor: “Yatırımcılar Maliye Bakanı Rachel Reeves’in bütçeyi dengede tutacağına şimdilik güveniyor; (…) ama ekonomiyi yeniden hızlandıracağına dair inanç zayıf olduğu için getiriler yine de yükseliyor.”
KIRILGANLIK SİNYALİ: ALTINA HÜCUM
Rekor talebe rağmen 14 milyarlık 10 yıllık ihraç, yüksek maliyetle sonuçlandı. Uzun vadede “alıcı piyasası” sertleşirken devlet için borç daha pahalı hale geliyor. 30 yıllık getirideki 1998 eşiği, bütçe öncesi risk priminin şiştiğini de gösterdi.
Rapley, sermayenin rotasını altına çevirdiğini düşünüyor:
“Para, tarih boyunca fırtınada en güvenli liman olan yere akıyor; bugün tek ‘güvenli bahis’ altın almaya devam etmek olabilir.”
Nitekim altın yılbaşından bu yana yaklaşık yüzde 37–38 yükselişte. Altının yükselişi, merkez bankalarının alımları ve piyasadaki belirsizlikle destekleniyor.
1970’LERİN ÇÖKÜŞ VE RESESYON RİSKİ KAPIDA
Ortaya çıkan tablo şu: Yıllarca ucuz olan para suyunu çekti, devletin uzun süreli borç bulması artık daha pahalı. Üstüne borç çok, enflasyon inatçı ve dışardan gelen paraya bağımlılık yüksek. Para, güven aradığında önce altına, sonra da daha iyi getiri ve mali disiplin sunan bazı Güney ülkelerine akıyor. Londra eskisi gibi “güvenli liman” denince akla gelen ilk ülke değil.
26 Kasım bütçesinde borçlanmanın vadesi, kompozisyon yönetimi ve orta vadeli mali kurallar piyasada mercek altında olacak. Rapley, “Çöküş olur mu? Belki. İşler sarsılır mı? Neredeyse kesin.” diyor. Kısa vadeye kaçışın sistemi kırılganlaştırdığı uyarısını yapıyor: “Batı’da enflasyon önemli ölçüde kötüleşirse, merkez bankalarının sonunda faiz oranlarını muhtemelen keskin bir şekilde yükseltmekten başka çareleri kalmayacaktır. O zaman, 1970’lerin sonlarında yaşanan piyasalardaki çöküş ve derin resesyon(durgunluk) senaryosuna geri dönebiliriz.”
