ABD’de tarifelerle ilgili şokların daha gerçekleşmediğini belirten Çakmaklı, Fed başkanı Jerome Powell’ın söylemlerinde de 'geçici bir şok olabileceğini' söylediğini hatırlatarak, bu toplantıdan çıkan kararda bir sürpriz olmadığını söyledi ve ekledi:
İstihdam piyasasında tabi kötüye gidiş var, üstelik birkaç ay üst üste var, ama Amerika hala resesyondan uzak. Resesyon tehlikesinden çok soğumanın beklenenden daha şiddetli olabileceği tehlikesi var.
Pozitif hava yaratır, ancak Türkiye daha az etkilenir
Fed kararının küresel çapta etkisinin doların referans para olması sebebiyle dolar faizinde indirimin genel anlamda pozitif bir hava yaratacağını söyleyen Doç. Dr. Çakmaklı, “İndirimden de ziyade yılın sonraki iki toplantısında da 25’er baz puan indirim olması beklentisi çok güçlendi. Bu, ülkelerin yabancı para birimi cinsinden borçlanmalarının daha rahat olması anlamına geliyor” notu düşerken şöyle devam etti:
Türkiye için eurobondların (yabancı para cinsinden borçlanmaların) düşmesi tabi bir etken ama Türkiye’de iç şoklar o kadar fazla ki ve yabancının payı 2018 yılına göre o kadar az ki. ‘Yabancının payı’ derken, birincisi hazine bonolarındaki yabancı payı, ikincisi de borsadaki yabancı payı. Dış şoklar bizi artık görece daha az etkiliyor, hem pozitif yönden hem negatif şoklardan çok az etkileniyor. Diğer ülkelere de baktığımızda bu Fed faiz indirimi beklentileriyle birlikte birçok ülkede de eurobondda rahatlama oldu.
Büyüme iyi fakat aynı zamanda enflasyon açısından kötü
“Merkez Bankası’nın öngörülerinde enflasyon raporuna baktığınızda oradaki en önemli grafik ‘çıktı grafiği’” diyen Doç. Dr. Çakmaklı “Orada 2025’in son iki çeyreğinde çok fazla bir aşağı iniş yani daralma var. Çıktı açığı şu demek, bir potansiyel büyüme vardır bir ülkedeki, potansiyelin üzerinde misiniz o zaman çıktı fazlası olur, potansiyelin altında mısınız o zaman çıktı açığı olur” derken bunu şöyle açıyor:
Çünkü Merkez Bankası şu andaki enflasyonun talep tarafını yönetmeye çalışıyor ya, orada demek istiyor ki ben talebi iyice aşağı çekeceğim, zaten bizim üretimimiz talep tarafından kaynaklanan bir katma değer, yani talep azaldığından dolayı iyice aşağı inecek o zaman enflasyon düşecek. En önemli grafik o, çünkü enflasyonun bir numaralı belirleyeni gerçekten o. Büyüme iyi bir şey ama bu şekilde olanı aynı zamanda enflasyon açısından kötü bir şey.
Büyüme olarak benim beklentim üçüncü çeyrekte de yüzde 1’lik bir çeyreklik büyümeyi yani yıllıklandırılmış olarak kabaca yüzde 4. Demek istediğim, bu büyüme bu şekilde gerçekleşirse ben bu soğumayı göremiyorum.
Türkiye’de yıl sonu enflasyon beklentim yüzde 30 bandında
Bir de tabi faiz indirme döngüsüne girdi Merkez Bankası. Bu devam ederse enflasyon hedeflerinin gerçekleşeceğini düşünmüyorum.
Hem büyüme hem de enflasyon Merkez Bankası’nın hem de Orta Vadeli Programda belirtilen projeksiyonlardan daha farklı olacak görünüyor. Orta Vadeli Program’da büyüme 2025’te yüzde 3.3 olarak tahmin edildi. Ben onun üzerinde bekliyorum. Yüzde 3.6-yüzde 3.7 gibi özellikle. Enflasyonu da yüzde 30 bandında, belki biraz daha üzerinde bekliyorum açıkçası.Şu an Türkiye’de önemli gösterge enflasyon olduğu için ben o büyümeyi negatif anlamda söylüyorum. Pozitif büyüme ama negatif bir bulgu. Ama asıl söylemek istediğim şey, 2026’daki hedeflere bakalım, yüzde 10’luk düşüş hedefleri gerçekleşecek mi? Bugünden bakınca bana zor görünüyor.
Belirsizlikler sürdükçe pozitif dış şokların içeri girmesi zor
Türkiye ekonomisinde belirsizlikler çok fazla, tabi bu belirsizlikler iç şoklarla ilgili. O çalkantılar devam ettikçe pozitif anlamda dış şokların içeri girmesi biraz zor olacak.
